21 Mart 2015 Cumartesi

GİRİŞİMCİ İŞKADINI ERGEN MİLLETVEKİLİ A.ADAYI

GİRİŞİMCİ İŞKADINI ERGEN,

ANKARA 2.BÖLGEDEN A.ADAYI
Ankara’nın tanınmış işkadınlarından girişimci Selma Ergen 2.Bölgeden milletvekili aday adayı oldu.
Ergen, şu günlerde 29 Martta yapılacak olan ön seçimde listenin ön sıralarında yer alabilme heyecan ve gayretiyle, seçim bölgesinde arı gibi koşturuyor.
Yüksek tahsilini işletmecilik alanında yapan Ergen;  
Emekli olduktan sonra 2000 yılından beri “Ergen Sigorta Acenteliği ile Ergen Çevre İş Sağlığı ve Güvenliği Şirketleri”nde Genel Müdür olarak çalışmalarını yürütürken CHP Yenimahalle ilçe teşkilatında başkanlık dahil yönetimde aktif görevlerde bulundu. Ayrıca birçok sivil toplum kuruluşunda da yönetim kademesinde görevler üstlendi.
Bu kez Haziranda yapılacak milletvekilliği için aday adayı oldu.
Neden aday olduğunu da şöyle açıklıyor;
"Ekmeği için aşı için mücadele veren insanlarımızın alın terlerinin hakkını alabilecekleri bir ortam ve olanaklar yaratmanın yanı sıra, kadın dernekleri başta olmak üzere sivil toplum kuruluşlarımızın sözcüsü olmak, kadınlarımızın ve çocuklarımızın her türlü şiddetten uzak ve huzurlu biçimde yaşamalarına katkı ve destek vermek için adayım” diyor. (KAROZAN, İsmail KARA_AGİKAD)

16 Mart 2015 Pazartesi

Efsaneterlik Yorumuyla; "8 Mart 'DÜNYA KADINLAR GÜNÜ' Kutlu Olsun"; Yayına Hazırlayan: Kadın Konulu Genel Yayın Yönetmeni Suzan AYAR

EFSANETERLİK YORUMUYLA
Merhaba! Benim adım "İnsan".  Ama; kimi için kadın, kimi için bayan, kimi için dam, Kimi için avrat, kimine göre namus, kimine göre ise... Ben aslında dünyanın en kalabalık azınlığıyım. Ve korunmaya ihtiyacım var. Hatta; Bir de günümüz var bana ve benim gibilere atfedilen. Aslında emekçi kadınları anma günü olmasına rağmen tıpkı o zaman da olduğu gibi; emeğime saygı duymayıp, hala benim sırtımdan para kazanmaya çalışan asalakların ortaya attığı ve beni zerre kadar umursamadığı bir gün! Samimiyetsizliğin dizboyu olduğu.
Sanki bütün derdimizin hayatta kalmaya çalışmak değil de; alışveriş olduğu sanılan.
Bugün bas bas kaadın haklarıııı! diye bağıran hemcinslerimin bile ertesi gün evinde oturup tek taş pırlanta için yol gözlediği.
Ünlü bazı kadınların dayak yiyen kadın makyajı yaptırıp kendini fotoğraflatarak geçirdiği.
Ünsüz olanların da indirimli makyaj malzemesi satın alma fırsatı olarak görüp dört gözle bekleyerek anlamlandırdığı gün.
Ha tabi ünlü erkeklerin de ayaklarında topuklu ayakkabı, yüzlerinde dayak makyajı ile, hiç hissetmeden, o acıyı yaşamadan beni korumaya çalıştıkları gün.
Ben, öylece olduğum halimle, kimsenin anası, kimsenin bacısı olmak zorunda kalmadan, hayatın hiçbir noktasında kadın olduğum için, kadınlığım ile barışık olduğum için aşağılanmadan, hanımefendi olmak zorunda kalmadan, insan olmayı inatla sürdürdüğüm için var olduğum kabullenilerek yaşamayı hak ediyorum. Kutlama falan istemiyorum ben! Sadece, Tecavüz etme! Öldürme! Beni dövme, ezmeye çalışma! Taciz etme! Bana bağırma, yalan söyleme! Beni KULLANMA! Beni üzme, incitme! Sevgini göster, kırma! İstemiyorum bir günlük ilginizi, sahte paylaşımlarınızı! İsim takmayın, Sıfat eklemeyin, Hakkımda ahkam kesmeyin! İnsan olduğumuzu unutmayın yeter.
8 mart; Pozitif ayrımcılığın olmadığı, Ülkemdeki tüm kadınların yaşama ve yaşatma özgürlüğüne kavuştuğu zaman, 8 Mart'a ihtiyaç duyulmadığı zaman, Kutlu olsun...

Canan Hanım'ın tarifi: Bal Badem Kurabiye

Canan YAMAN Hanım'ın tarifi 
Bal Badem Kurabiye
Bu kurabiyeyi yedikten sonra bademle yapılan kurabiyelere bakışım değişti.. Artık benim için bademli kurabiye budur diyorum.. Tadı güzel hafif mi hafif.. Hani insanın üçer beşer yiyeceği geliyor. Çayın yanına da kahvenin yanına da mükemmel bir lezzet. Mutlaka denemelisiniz.

Malzemeler:


Malzemeler
150 Gr Tereyağ
1 Çay Bardağı Zeytinyağ
1 Adet Yumurta
1/2 Paket Kabartma Tozu
1 Su Bardağı Pudra Şekeri
1 Yemek Kaşığı Sirke (üzüm elma farketmez)
2 Yemek Kaşığı Buğday Nişastası
1/2 Su Bardağı Badem (Kabukları Soyulmuş)
1/2 Su Bardağı Fındık
2 Bardak Un (Yalnız un markasına göre değişiyor siz unu ele yapışmayacak yumuşak hamur kıvamına gelinceye kadar ekleyin)
Un, fındık ve badem hariç bütün malzemeyi  yoğurma kabının içinde bir kaşık yardımı ile karıştırdım.  Azar azar unu eklemeye devam ettim. Unu ekledikçe kıvam almaya başladı ele yapışmaz yumuşak bir hamur elde edince içine mutfak robotunda un haline getirdiğim fındık ve bademi ekledim ve karıştırdım. Aslıda önceden yakmamak kaydı ile az kavurursanız kokusu muhteşem oluyor. Ben burada tercih etmedim rengi beyaz kalsın istedim. Elimle yuvarlayıp hafifçe bastırıp fırın tepsisine dizdim. 160 C sıcaklıkta 15 dakika pişirdim. Kurabiyeleri hafif yumuşakken fırından aldım. Çünkü biliyorum ki soğudukça tadı ve kıvamını bulacaktır.


Afiyet olsun

Ali AŞILI Karesiyle ve yorumuyla Özgecan; Kadın olmak yük olmamalı ... Mekanın cennet olsun #özgecanaslan

Ali AŞILI Karesiyle ve yorumuyla Özgecan
Kadın olmak yük olmamalı ... Mekanın cennet olsun #özgecanaslan emojiemoji

Asım HABERAL karesiyle ot taşıyan kadınlar

Asım HABERAL karesiyle ot taşıyan kadınlar

Iga Motylska Karesiyle çocuklu kadın; Suzan AYAR, Kadın Konulu Yayın Yönetmeni

Iga Motylska Karesiyle çocuklu kadın

8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜNE MAĞLUP GİRENLER; Suzan AYAR, Kadın Konulu Yayın Yönetmeni

8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜNE MAĞLUP GİRENLER
“Dişisine kötü davranan tek canlı insanoğludur” der Jack LONDON. Özgecan’ın tecavüz edilip yakılması bir kere daha göstermiştir ki; Jack London’ın bu sözü söylemesinin üstünden geçen onca zamana karşın insanoğlu bu konuda kendine yakışır kayda değer bir ilerleme sergilemekten uzak kalmış.  Hatta kızdıkça hayvan isimleriyle hakaret etmeyi bir kenara bırakıp onlardan bir şeyler öğrenmeyi deneme vakti gelmiş de geçiyor bile.
Daha söyleyeceklerim var elbette fakat içinizden bir çok kişinin aklından “ohooo olay yaşanalı ne kadar zaman oldu, yeni mi aklınız başınıza geldi?…vb” şeklinde geçirdiklerini tahmin edebiliyorum.
Çalışmalarımızı aylık sürelerle hazırlayarak sizlerle paylaşıyor olmamıza rağmen elbette bir kadına yönelik bu kadar insanlık dışı olay nedeniyle istisna yapıp arada yayın yapabilirdik. Ama istedik ki saman alevi gibi bir anda tutuşup bir anda sönüveren haklı isyanlarını dünden yarına unutuveren toplumumuza yarasını kanatmak pahasına acı gerçekleri gözlerine sokalım ve yüreklerini daraltma riskine rağmen silkinmesi için bir kere daha dürtükleyip hatırlatalım.
Hepimiz en az bir şekilde tepkimizi gösterdik. Kimimiz sokaklara dökülüp toplum vicdanının sesi oldu. Kimimiz siyahlara büründü. Kimimiz facebook, twitter, instagram …vb gibi sosyal paylaşım sitelerinde ya da başkaca sanal platformlarda acısını, ayıplamasını haykırdı. Kimimiz demeçlerinde, köşe yazılarında konuya yer verip toplumca geldiğimiz vahim noktaya dikkat çekti. Kimimiz whatsapp’da durumunu 3 siyah kare kutucuk yaptı. Kimimiz change.org’da kampanya imzaladı.  Kimimiz senaryolarında benzerliklerle konuyla ilgili mesaj verdi. İmkanları ölçüsünde tüm bu tepkileriyle “yeter” demek istedi başta kadınlarımız olmak üzere halkımız. “Artık bunları görmek istemiyorum”, “kadınlara yönelik şiddet bir son bulsun”, “yeter artık kadının giydiğiyle değil, giydiği yüzünden yaşadıklarıyla mücadele edin”, “yeter cehalet ve kolaycılıkla kendi sahip çıkamadığınız namusunuzu kadına endekslemeyin”, “yeter artık kadınlara söverek erkeklik yarışına girmek yerine adam olun, sevdiklerinizi doğru düzgün sevin”, “ yeter artık taciz ve tecavüz yasalarla gereğince cezalandırsın”,  “yeter artık adam olun, insan olalım”, “ yeter artık kadını siyasete kötü malzeme haline getirmeyin”, “yeter artık medyanın gün doldurmak ya da konuları gözden uzak tutmak zihniyetiyle kadına yönelik iğrenç şiddet hikayeleri son bulsun”…vb demek istedi.
Ne yazık ki sahip oldukları imkanlarla insanın tüylerini diken diken eden, insanlığımızdan utandıran, tahammül edilmesi zor sözler sarf edenler de oldu. Yapılması gereken şey basit arkadaşlar. “Reklamın iyisi kötüsü olmaz” zihniyetiyle çirkin, insanlık dışı yorum yapanların albümlerini almayın, köşe yazılarını okumayın ve gazetelere hakkında şikayette bulunun. Bu tip insanlara verilebilecek en büyük ceza görmezden gelmek; zira birinin cevabı, fark edildiği bilgisiyle geri dönüyor kendisinde. Sizin cevabınız içindekileri dinleme ve anlama yeteneği olan bir kimsenin zaten o şekilde konuşması ya da yazması söz konusu değildir.
Peki en önemlisi bu acı olayın tekrarlanmaması için ne yapmak lazım. Lütfen “Toplum böyle, giderek de kötüleşiyor” kolaycılığına sığınmadan düşünelim ve  hatırlayalım ki; sonuçta toplum dediğimiz senin benim gibi insanların birleşiminden oluşuyor.
Olanca imkanımızla tepki koymak güzel hele bu denli acı bir olayla olsa da insanların birbirine kenetlenmesi kesinlikle şahane. Ama yeterli mi?
Eğitim anne karnında başlayıp mezarda biter diyenlerdenim. Sizce de çifte standartlı çocuk yetiştirme eğilimine büyük oranda bir son vermek gerekmiyor mu? Kaçımız evde oğullarına “kız kardeşinle / ablanla (hatta annenle) doğru konuş, saygılı ve özenli davran”, “kız kardeşinin/ablanın/ annenin kıyafetiyle değil; adamsan giydikleri yüzünden kendisine terbiyesizlik edenlerle mücadele et”,  “konuştuklarında dinle, sözlerini bitirmelerine izin ver”, “hayatları hakkındaki kararlara saygı göster” …vb şeklindeki sözleri sarf ediyor?
Giderek yaygınlaşan ilahiyat okulları ve kızı erkeği ayrıştırmaya yönelik eğitimle henüz fidan olan çocuk ve gençlerimiz ne ara karşı cinsle nasıl bir arada olunur, nasıl oturulur, nasıl konuşulur ahlakını öğrenecek? Doğru şekilde yaşamayı öğrenemeyen çocukların doğru davranmalarını, hele hele yüksek mevkilere geldiğinde doğru kararlar vermesini beklemek ne denli doğru?
“Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüklerine bakın.” Der Albert CAMUS. Ülkemizdeki son ölümlere bakarak kim görmek için can atılası bir ülke olduğumuzu söyleyebilir Allah aşkına?
Şu bir geçek ki yaşanan her türlü vahşette hepimizin parmağı var. Kimimiz “dişi köpek kuyruk sallamazsa erkek köpek peşine düşmez”, “bir kadın hayır diyorsa aslında evet demektir, ya da nazlanıyordur”, “mini etek giyip sokağa çıkıyorsa; aranıyordur” ...vb şekildeki cahilane sözlerden cesaret alıp arsız davranışlarıyla. Kimimiz “ya aman banane, beni ilgilendirmez. Ben kendi işimde, kendi derdimdeyim” şeklindeki boşvermişliğiyle. Kimimiz “aman ya kadınmış mağdur” diyebilecek denli şuursuz cinsiyetçi ayrımcılığıyla. Kimimiz “her yerde oluyor. Büyütecek bir şey yok” şeklindeki akıllara durgunluk veren hak ve adalet bilmez mantıksızlığıyla. “Kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eskit etmeyeceksin” şeklinde diline doladığı hayvanlığıyla. Kimimiz doğru şekilde yasal düzenlemeler yapmayarak. Kimimiz yasaları doğru uygulamayarak.  Kimimiz “aman görünce şahit yazarlar” demesi ya da buna benzer şekilde düşüncelerle devekuşu misali başını kuma sokarak. Kimimiz boşver ahlakı bir tecavüz sahnesi koy tavan yapar izlenme oranı” diyerek. Kimimiz “yav ne haberi çıkaralım ona söylesen dert buna söylesen zarar sen en iyisi bir bıçaklanmış, vurulmuş, tartaklanmış bir kadın haberi koy. Ya ülkemizdeki de yetmez sen dünyadan bul” şeklinde bir yayın ahlakı benimseyerek. Kimimiz saçma geleneklerle ve daha nice sıralamaya imkan olmayan yanlış algı ve tavır ve davranışlarımızla.
Kim ister Özgecan’ın acı ölümünün kızının, ablasının, annesinin, teyzesinin, halasının, komşusunun başına gelmesini. Kim ister sevdiklerine zarar gelmesini? Herkes elini vicdanına koyup bir düşünsün “ben neleri yanlış yapıyorum, nasıl düzeltebilirim diye.
Herkez kendi payına düşeni yaptığında; toplum da  kendiliğinden düzelir zaten.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne mağlup giriyoruz. Bundan sonraki yıllara dersimizi alıp çalışarak açık ara farkla galip gelmeyi umuyor, bütün kadınlarımızı aydınlık yarınlar için daha düzgün erkekler yetiştirmeye bu bilincin yayılması için de canla başla çalışmaya davet ediyorum. Kadının daha bilinçli davrandığı ve toplum içindeki haklı yerini alabildiği daha nice 8 Mart Dünya Emekçi KADINLAR Günümüz olsun.
Kucak dolusu selamlar…
Suzan AYAR

Biri kadınlar günü mü dedi???, "BÜLENT DURTAŞ YORUMUYLA KADINLAR GÜNÜ"; Sayfa Yönetmeni, Suzan AYAR

BÜLENT DURTAŞ YORUMUYLA KADINLAR GÜNÜ
Biri kadınlar günü mü dedi???
Kadın eşini aldattı; vurun! Kadın sokakta birine göz süzdü; vurun! Kadın açık saçık giyindi; vurun! Kadın eve geç geldi; vurun! Kadın tecavüze davetiye çıkarmıştı zaten; oh olsun! Kadın yüksek sesle güldü; terbiyesiz! Kadın hamile hamile sokaklarda geziyor; bre ahlaksız! Kadınlarla erkekler eşit değiller ve olamazlar; kendinize gelin! Yav! Kadın kısmısı iş aradığı için işsizlik oranı hep yüksek çıkıyor! Kır dizini de otur evinde be kadın! Senin neyine gerek iş! Dövüldüğü için karakola giden kadın; her ailede olur böyle şeyler ne demeye gittin karakola! Haydi barışın! Tecavüze uğrayıp hamile kalan kadın; ne diye kürtajla çocuğu öldürelim ki sen öl!...
 İstisnasız her akşam ana haber bültenlerinde kadın cinayet haberleri taciz tecavüz haberlerinin mutlaka yer aldığı, kadının aşağılandığı, değersizleştirilği, gün be gün kapalı kapılar ardına itilmeye çalışıldığı, dövüldüğü, emeğinin sömürüldüğü, tecavüz edildiği, şeytanın bile aklına gelmeyecek yöntemlerle işkencelerle öldürüldüğü bu coğrafyada biri kadınlar günü mü dedi???
Bu günü kutlamıyorum! Ve bu günü canı gönülden kutlayabileceğimiz günlerin geleceğine inanmak istiyorum...

11 Mart 2015 Çarşamba

DKD NEDİR? DÜŞÜN KONUŞ DİNLE (DÜŞÜNEREK KONUŞ, MANTIKLI KONUŞ VE SABIRLA DİNLE)

  DKD Nedir?

DKD NEDİR?
DÜŞÜN KONUŞ DİNLE
(DÜŞÜNEREK KONUŞ, MANTIKLI KONUŞ VE SABIRLA DİNLE)

DOST KAZANMAK ve İNSANLARI ETKİLEME SANATI
A-DOST CANLISI OLUN
  1. Yıkıcı eleştiri yapmayın, ayıplamayın, şikâyet etmeyin ancak eleştiriye sürekli yapıcı yönüyle yaklaşarak dostluk bağını koparmayın. Eleştirileri karşımızdakiyle yüz yüze, olumsuzlukları “Dost tatlı söyler.” misali yapın. Arkadan konuşmayın, dedikodu yapmayın. Aksi takdirde dost kazanamazsınız. Kırgınlık, kızgınlık, küskünlük vb. negatif duyguların merkezi durumuna gelir, karşınızdakinden uzaklaşırsınız. Bunu hiçbir zaman unutmayın.
  2. Karşınızdakini dürüstlük ve içtenlikle takdir edin. Karşınızdakine takdire değer şeyler söyleyerek mümkün olduğunca ilişkinizi sürdürmeye çalışın.
  3. Karşınızdaki kişide konuşmalarınızla güçlü bir istek uyandırın. Kendisini tanımaya yardımcı olun.
  4. Başkalarıyla içtenlikle ilgilendiğinizi hissettirin.
  5.  Gülümseyin, güler yüzlü olun. Unutmayın ki: “Gülümseyen insan her zaman daha iyi öğretir, daha iyi yönetir ve daha mutlu çocuklar büyütür.”
  6. Hangi dilden konuşursak konuşalım, kişi için en önemli ve kulağa en tatlı gelen kelime kendi ismidir. İsmiyle hitap etmeye özen gösterin.
  7. İyi bir dinleyici olun, insanlara kendilerinden söz etmeleri için fırsat ve cesaret verin.
  8.  Karşınızdaki kişinin ilgilendiği konular hakkında bilgi birikiminizi yerinde ve doğru kullanın. Bilgiçlik taslamayın, benbenci davranmayın, tevazu (alçakgönüllülük) gösterin.
  9. Karşınızdaki kişiye kendisinin önemli biri olduğunu hissettirin, ona değer verin. Unutmayın ki bazı şeyler paylaşıldıkça daha değerli olur. Sevgi paylaşıldıkça çoğalır, üzüntüler paylaşıldıkça azalır. “Ben” ve “Sen”i koruyarak “Biz” kavramını her zaman ön planda tutun.
B- İNSANLARA OLUMLU BAKIN ve ONLARI YAPICI DÜŞÜNMESİ YÖNÜNDE İKNA EDİN
  1. Tartışma demokratik saygınlık içinde yapılmalıdır. Tartışma ağız dalaşı değildir. Voltaire’nin dediği gibi “Düşüncelerini serbestçe söylemeni sonuna kadar destekliyorum, ama düşüncelerine katılmıyorum.” Ayrı düşüncelerde olsak bile arkadaşlık ve dostluk ilişkilerimizi bozmadan iletişimimizi sürdürün.
  2.  Eğer hatalıysanız, bunu hemen içtenlikle kabul edin. Özür dileyin. Hatayı kabul etmek ve özür dilemek bir erdemdir.
  3. İnsanlara daima dostça yaklaşın. Karşınızdaki kişiye “evet, evet” dedirten üslupla konuşun.
  4. Karşınızdaki kişinin konuşmasına daha çok fırsat verin. Bencil bir tavır takınmayın. “ ‘Bir şeyler konuşalım’ dedik. Adam hep kendinden söz etti. Bana konuşma fırsatı vermedi dedirtmeyin.
  5.  Bırakın karşınızdaki kişi fikirlerin kendisinden çıktığını sansın. Önemli olan ortak fikirde, paydada birleşmek değil midir? Genellikle empatiyi (başkasının yerine kendini koymak) uygulayın. Olayları karşınızdaki kişinin bakış açısıyla görmeye çalışın.
  6. Karşınızdaki kişinin fikirlerine ve isteklerine anlayış gösterin. Karşılıklı anlayış içinde gelişen dostluklar ömür boyu sürer.
  7. Daima kişilerin duyarlı oldukları insani konulara daha çok özen gösterin, saygı duyun. İnsani asgari müştereklerde birleşme yolunda “birlik, beraberlik” sağlamaya çalışın. Birlik, beraberlik olmayan yerde dostluk olmaz. İki insanın dost olabildiği yerde uygarlık vardır. Böyle durumlarda toplum, uygarlaşmaya doğru gider.
  8. Fikirlerinizi mümkün olduğu kadar dramatize (canlandırma) edin. Kimi zaman jest ve mimiklerle, hareketlerle canlandırarak verebilirsiniz. Konuşmalarınızı robot gibi yapmamaya çalışın.
  9.  Başarı isteğinizi her denemeden sonra yineleyin. Bir çeşit meydan okurcasına azminizi tüm enerjinizle sürdürün.
C. LİDER OLUN
  1. Konuşmaya tanıdığınız kişinin olumlu özelliklerini överek başlayın.
  2.  İnsanların hatalarını dolaylı yoldan örnekleyerek yapıcı yaklaşımlarla gösterin.
  3. Karşınızdakinin hatalarını söylemeden önce kendi hatalarınızdan söz edin. Yapıcı eleştiri yöntemlerini kullanarak dostluk ilişkilerinizi pekiştirin.
  4. Emir vermek yerine sorular sorun. Karşınızdakine konuyla ilgili sorular yönelterek ilgisini çekin.
  5. Karşınızdakinin gururunu korumasına yardımcı olun. Gururunu incitici sözlerden kaçının.
  6.  En küçük gelişmeyi bile övün. Beğenilerinizde içten, övgülerinizde cömert olun.
  7.  Kişisel “Ben” i koruyarak “Biz” anlayışını geliştirin.
D. SORUNLARIN ÜSTESİNDEN GELMENİN TEMEL YOLLARI
  1. Güne odaklanın, günü yaşayın.
  2.  Sorunlarla başa çıkmak için:
  • Kendi kendinize sorun: “En kötü ne olabilir?”
  • En kötü durumu kabullenmek için kendinizi zihinsel olarak hazırlayın.
  •  En kötü durumda bile umutsuzluğa düşmeyin.
  1.  Üzüntünün sağlığınızla ödeyebileceğiniz yüksek bedelini kendinize hatırlatın.
E. SORUNLARI ÇÖZÜMLEMENİN TEMEL ADIMLARI
1.   Sorunla ilgili verileri toplayın.
2.   Aşağıdaki soruları yazıp yanıtlayın.
a. Sorun nedir?
b. Sorunun nedenleri nelerdir?
c. Sorunun olası çözümleri nelerdir?
d. Olası çözümlerin en iyisi hangisidir?
3.   Karar vardıktan sonra uygulamaya başlayın.

F. ENDİŞE SİZİ YENMEDEN SİZ ENDİŞEYİ YENİN
  1. Kendinizi meşgul edin.
  2. Önemsiz şeyler için sızlanmayın.
  3. Endişelerinizden kurtulmak için aklınızı kullanın. Çoğunluğun kabul edebileceği değerleri dile getirin.
  4. Pozitif (olumlu) insanlarla işbirliği yapın.
  5. Bir şeyin ne kadar endişelenmeye değebileceğine karar verin ve o konuda daha fazla kuruntu yapmayın.
  6. Geçmiş hakkında endişelenmeyin. Geçmişte olumsuz yaşananlara takılmayın. Onları büyütmeyin. Ondan uzaklaşarak bugüne ve geleceğe umutla bakın.
G. HUZUR ve MUTLULUK GETİRECEK BİR ZİHİNSEL TAVIR KAZANMANIN YOLU

    Zihninizi huzur, cesaret, sağlık ve umut düşünceleriyle doldurun.
    Asla düşmanlarınızdan öç almaya çalışmayın.
    “Ahde Vefa”ya sadık kalın. Nankör olmayın; ancak insanlardan nankörlük bekleyin, davranışlarınızı ona göre düzenleyin.
    Sorunlarınızdan yakınmak yerine çözüm yollarını arayın. Sorunun parçası değil, .çözümün parçası olun.
    Başkalarını taklit etmeyin. Kendiniz olmaya çalışın.

H. ELEŞTİRİLER HAKKINDA ENDİŞELENMEYİN
  1. Genelde haksız eleştirinin içinde gizli bir iltifat olduğunu hatırlayın. Hemen tepki göstermeyin.
  2. Her işte yapabileceğinizin en iyisini yapın. Pozitif enerjinizi bu yolda harcayın.
  3. Kendi hatalarınızı analiz edin ve kendinizi eleştirin.
İ. BİTKİNLİĞİ ve ENDİŞEYİ ÖNLEYİN, ENERJİNİZİ ve CANLILIĞINIZI ARTIRIN
  1. Yorulmadan dinlenin.
  2. İşinizde gevşemeyi öğrenin.
  3. Her ortamda sağlığınızı, görünümünüzü koruyun.
  4. Aşağıdaki dört çalışma alışkanlığını uygulayın.
  • Masamızdan şu anda elimizdeki işle ilgili olmayan tüm kağıtları kaldırın.
  • İşleri önem sırasına göre yapın.
  • Bir sorunla karşılaşır karşılaşmaz, eğer elimizde karar vermek için gerekli veriler mevcutsa, sorunu hemen orada çözün.
  • Organize olmayı, yerinize vekil atamayı ve denetlemeyi öğrenin.
       5.  İşinize coşku ve heyecan katın. Coşku ve heyecan ile yapılan işte verimlilik daha da artar.