18 Mayıs 2015 Pazartesi

LASTİKÇİ VESİLE ANA (AFYONKARAHİSAR - SANDIKLI); Suzan AYAR, Kadın Konulu Genel Yayın Yönetmeni

LASTİKÇİ VESİLE ANA
(AFYONKARAHİSAR - SANDIKLI)
Lâstikçi VESİLE ANA
Daha önce birkaç sosyal ağda da fotoğraflarını paylaştığım ama hikayesini sonraya sakladığım, pek de hesapta olmayan bayram tatilimin piyangosu gibiydi Vesile Ana.
Arabalar, arızaları, yağı, lastiği...vb  bunlar tamamen kulağa erkek işi geliyorsa da, onların içinde tutunabilen biri Vesile Ana. Hem de katı ataerkil kalıplar içinde sıkışıp kalmış bir ilçenin sanayi bölgesinde.
Oğlu askere gittiğinde kocasının parmağını sallayarak
“Baa bak, ya baa yardım edersin ya da kaparım dükganı” demesi üzerine
Ümitsizce;
“Gadının dogtoru va, möhendisi va, hakimi, örtmeni va.  E hadi bi de lastikçisi oluvesin gari” diye düşündüğünü anlatıyor,
“Bu işe nasıl başladınız?” soruma karşılık.
Önce: “Gızım anlatacak önemli bir şey yok ki benim hayatımda, sen sor ben deyiverem” diyordu.
Anlattığı her şeyin benim için altın değerinde olduğunu açıklayıp,  aklına gelen anılarla hayatından bahsetmesi konusunda ısrar etmem gerekti.
Sıradan görünen hayatının detaylarını konuşup bolca vakit geçirdiğimiz 2 günde neler konuştuk neler…
İlkokul 2. sınıfta okuldan alınarak Sümerbank’ın Halı Dokuma Kursuna katıldığından tutun da emek verip yetiştirdiği dokumacılara, bayramlarda baklava pişirmesine, düğünlere, eğlencelere bulaşıkçılığa gidip bir anda aşçılığa başlayıvermesine, elbette lastikçi dükkanına, dükkana olana katkısına, dükkanın işleri yanı sıra yaptıklarına … vb daha nice şeyler.
Gandi’nin filmini seyrettiniz mi bilmiyorum. Seyretmediyseniz mutlaka seyretmenizi öneriyorum. Filmin girişinde, “Hiç kimsenin hayatını bir kerede eksiksiz anlatmak mümkün değildir” der.
Ben burada Vesile Ana’nın hayatını baştan sona tüm ayrıntılarıyla anlatmak niyetinde değilim. Sadece Vesile Ana’yı özel kılan azmi, çalışkanlığı ve cesaretini anlatacak bazı olayları aktarmak niyetindeyim.
Lastik tamiri yapan eşinin sağ kolu Vesile Ana
Küçük yaşta halı dokumayla başlayan iş hayatında bu zaman kadar yaptıklarından bahsediyoruz. Konuşmanın arasında dokuduğu kumaş-hasır karışımı kilimleri gösteriyor.
Yapıp ettikleri konusunda çevresinden pek de destek görmediğini söyleyen Vesile Ana hep kendisini motive edip cesaretlendirdiğini anlatıyor;
“Kim cesaretlendirecek gızım, kendimden gari. Yapmak zorundayım, başka kim var yapcek dedim” diyerek.
Dokuduğu kilimler
Hepimiz gibi kayıplar yaşamış sevdiklerinden. Onlarsız yaşamaya ve hayata tutunmaya devam etmiş. Önceleri çok dalga geçtiklerini söylüyor sanayide, sonra kabullenip bağırlarına bastıklarını hatta kendisine Vesile Ana diye seslendiklerini anlatıyor.
Kendisine sorsanız cahil bir köylü kadını, hatta torunuyla ilgili bir örnek de veriyor;
“Ben öyle modadan falan annamam gızım, ne o öyle çorap gibi donlar giyip gidiveyola okula. Örkelendim bi gün bağırdım örseledim. Öğretmenine demiş, çekti kenara, dedi ne böyle yapıyon? Her yeri örtünüyor fena mı? Etek giyse hayta oğlanlar altlarına ayna tutup kızları rahatsız ediyo. Bırak bildiği gibi giyinsin. Garışma! Hem hayatını yaşasın hem rahat etsin az. Ondan kelli hak verdim, garışmadım gali” diyerek.
Ekmeğini taştan çıkaranlardan Vesile Ana. Yaptığı iş kendisine göre çok normal ama insanların sanayi bölgesinde köylü bir kadın görmekten, hele o kadının işini gayet de becerikli bir şekilde yaptığına tanık olmaktan ne denli şaşkına döndüklerini anlatıyor.         
“Sabah eylencelerine çıkadılardı beni. Adı neydi hatırlamadım, orada bir herif geldi piyangodan büyük ikramiye çıkmış, yemiş – içmiş, parayı tüketmiş, o zaman da para istemeye gelmiş. Benlen onu da gonuk ettiler eylenceye. Dayanamadım, adam gibi bi garı bulaydın dedim, gülüştüler. Ona bir çeki düzen verirdi garı ya, becerememiş bulmayı” dedi.
Kadın onun için ev yapan, eve düzen getirendi. Bolca araba lastiği ve makinesi olan dükkanlarında bir yandan da gelene gidene ikram ederim diye hazırladığı iki tepsi baklavanın şerbetini  birlikte yapmayı teklif ediyorum.“Olu mu öyle? Sen musafirsin” demesine rağmen girişiyoruz işe.
Daha önceden hazırladığı ve birlikte şerbetini döktüğümüz bayram baklavası.
Lastik tamir ve bakımının yanı sıra bir yandan yemeğine, temizliğine koşturuyor dükkanın; bir yandan da kışa hazırlık yapıyor son sürat. Fasülye, nane kurutuyor, kırdırıp serdiği bulgurları sermiş, havalandırıyor; tarhana yapmış, onları kurutuyor. Kısaca her anında arı gibi çalışıp üretiyor.
Veda zamanı yaklaşırken;
“ Kadınlara ne önerirsin Vesile Ana?” diye soruyorum.
“ Okusunlar ehliyet alsınlar gari. İstedikleri zaman gidiverirler, başları sıkışınca kimseye minnet etmezler gari. Ele iki desen üçüncüde adını çıkarıverirler. Herifle de sıkıştımasınlar garıları yolda, önlerine baksınla gari ” diyor.
Tam da bu sebeple taşrada gördüğü lastikçi teyze görenleri şaşırtıyor ve tam da bu sebeple okuyup yüksek puanlar alarak doktor, avukat, vali, öğretmen ya da başkaca işler yapmak kadar takdir edilesi yaptığı iş.
Kimine göre “koca garı ne bilcek lastik tamirini, getir götür yapıveyo, yeycek iççeğini ayarlayo” gibi görünse de işin gerçeği lastiği en az eşi ve oğlu kadar güzel tamir ediyor ve kontrollerini en az onlar kadar özenli yapacak denli uzmanlaşmış yaptığı işte. Kaldı ki görüşleri doğru bile olsaydı; Allah aşkına kaç erkek eşi mutfakta rahat iş yapsın diye ortalığı temizleyip çıraklığını yapıyor, hem de her gün?
İki işi üst üste yapmayı zulüm görenlerin ve kolaycılıklarıyla kendi gibi olmayan, davranmayan, inanmayan herkesin yaşam alanını kısıtlayan insanlardan, kadınların yaptığı işlerin zorluğunu anlayıp saygı duymalarını beklemek çok mu geliyor size bilmiyorum; ama hepimiz bekliyoruz saygı ve empatiyi…
Vesile Ana’nın yanından ayrılırken “yirken beni anasın” diye zorla çantama sokuşturduğu el yapımı tarhana ve bulgurla birlikte yola koyuldum, tekrar gelip o bereketli ellerinden öpebilmeyi dileyerek…
Vesile Ana Hikayesi aracılığıyla Başta Annemin, Vesile Ana’nın ve tüm annelerin Anneler Gününü kutluyor ve Annelere duyulan sevginin sözde kalmayıp, güzel hareketlerle hissettirilmesini diliyorum. İyi ki varlar…
                                                                        Suzan AYAR
                                  Kadın Konulu Genel Yayın Yönetmeni

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder