12 Aralık 2014 Cuma

Yeniden Yapılanmayla Işıklar İçerisinde Şifalanalım; İnsaf KILIÇ

Yeniden Yapılanmayla Işıklar İçerisinde Şifalanalım...
İnsaf KILIÇ
ANNEM TV, Bu anlamlı ekrandan seslenirken, Sayın Ali KAYA kardeşim başta olmak üzere, emeği geçen herkese şükranlarımla teşekkür ederim.
Gönüllülük esasına dayalı bir STK kurucusu ve birçok STK’da hizmet etmemin bilinci ve avantajıyla, Annem Tv’nin isim annesi olmam ve kuruluşunda bulunmam, benim için büyük önem arz eder.
Annem Tv sahi bir ihtiyaçtan doğarken kutsal varlıklarımız - annelerimizi- anlatabilmek, onları en anlamlı yönleri ile tarif edebilmek kolay değilken; Annem Tv gibi bir aracı kuruluş, bu ihtiyacı karşılamak üzere bizlere büyük güç kaynağı vermiştir ve bizi onurlandırmıştır.
Önce kız çocuğu olarak doğmuş olmanın ve sonra anne, anneanne ve babaanne olmanın mutluluğunu yaşamaktayım. Birçok konuyu, özellikle kadın konusunu, aileyi tiyatro oyunlarında yazıp oynadım. İmkanlarım içerisinde, önce insanı ve sonra kadını sanatla anlatmaya çalıştım. Bu bağlamda, çalışma hayatımda binlerce kadını tanıma imkanım ve konuyla ilgili tecrübelerim oldu.
Kadının yaşamımızdaki yerini ve anlamını yüreğime kazarak öğrendim. Geldiğim noktada şunu belirtmek isterim ki; Annem Tv’nin önemiyle, bu ekranda öncelikle insanı, kadını ele aldığımızda en önemli hususu, kadınlarımıza şiddet uygulayan erkekleri de bir annenin dünyaya getirdiğini ve onun yetiştirip eğittiğini unutmamalıyız. Açık bir ifadeyle, şiddete meyilli erkekleri de bir kadın, yani bir anne dünyaya getirmiştir.
Doğanın yapısı gereği; erkeksiz kadın, kadınsız erkek olmaz. Evrensel değerlerimiz doğrultusunda, dünyada iki cins de yaşamlarındaki görevleriyle var olmuştur. Hayatı sorguladığımızda, o halde, anne olmayı hak eden kadın, neden kadına değer veren erkeği yetiştirmesin. Öncelikle bu konuyu inceleyip, irdelemeliyiz.
Bu köşeden önce insanı, kadını ele aldığımızda; insanlık tarihinde neleri ihmal ederek birilerinin canını yaktığımızı, yukarıdaki saydıklarıma dayanarak görebiliyorum. Çünkü bir erkeği de kadın şekillendirmiştir.
Dünya düzeninde çoğu insan kabul etmese de, “Neden kadınlar daha çok acı çekiyor?”u özetlediğim örneğimde de görüyoruz ki; vicdan ve nefis terbiyesini gelenek göreneklerle şekillendirip korkuları tuz biber yapan, birilerinin hayatını kendi çıkarlarına alet eden, üstelik “KUTSAL KİTAPLARIN İÇİNİ’’ tam olarak insanlık adına kullanmadan inançlarımızı suiistimale uğratan, özellikle kadında şekillendirilmiş bir toplumsal gidişatla çoğu zaman karşı karşıya kalmaktayız.
O halde hayatı yeniden sorgulayabiliriz. Bana göre örneğin bir anne, kız çocuğu doğurduğunda, elleri öpülerek karşılanmalı. Çünkü anne bir sevgidir, sevgi de annedir. Annesiz evren olmaz. Gerçek o ki; yeryüzünde her şey doğurgandır ve dişinin özüyle şekillenmektedir ve bu süreçte içlerinde en değerlisi anne olarak bilinmektedir.
Annelerin doğurduğu kız çocukları, doğar doğmaz, elleri hoş geldiniz ile öpülüp karşılanmalı ve insanlık adına, sevgiyle yeniden fark edilmelidir. Annelerin doğurduğu çocuklara, özel bir eğitimle sevgi aşılanmalı ve bu çocuklar artık ayıpların, günahların, yasakların esiri olmadan özgürce, eşit bir biçimde kendini dürüstlüğe adayarak yaşamalıdır. İnsanın kendisi düzgün olursa; değil kadına, hiçbir canlıya zarar veremez ve bir başkasının hakkıyla yaşamını sürdüremez.
Bu durumda kırıp incittiğimiz insanı, özellikle de kadını, anneyi, yeniden şekillendirerek, dünyamızı nasıl güzelleştirebiliriz? Önce erkek çocuklarından başlayarak eğitimlerde, karşı cinse sevgiyle yaklaşılması öğretilerek, konunun öneminin bilinciyle 0-6 yaştan itibaren insanı yeniden ele alarak güzel bir düzen oluşturulabilir. Dünyada dört kadından birisi öldürülüyor ve bir kadın ama aynı zamanda bir anne olarak, tüm duyarlılar gibi, benim de içim yanıyor ve kahroluyorum.
Yani kadınlarımıza şiddetin önlenmesi biz kadın ve annelere düşer ve eğitimle mümkün ola ki; artık anneyi inciten, üzen, yaralayan olmasın. Ellerine silah yerine, doğuştan itibaren beyinlerine, yüreklerine sevgiyi ve vicdanı, nefis terbiyesiyle birlikte aşıladığımızda, bakın o zaman yeryüzü nasıl güzelleşecektir.
Söylenmiş değerli sözlerden birisi de, KADINI TANRI ÖZEL YARATMIŞTIR. Öyleyse kadını üzen toplum mutlu olabilir mi?! Cennet anaların ayağının altındadır derken kendi değerimizi bilmezsek, bu dünyada yaşarken hayatımızı kolaylaştırmada ne kadar gerçekçiyizdir! Söylemleri hayata geçirmekte eksikliyiz. Bence acı çekmek kaderimiz olmamalıdır.
 Bir konuyu merak ediyorum, insanlar başka bir insanın sorunlarını, özellikle de kadının değerini yüreğine ne kadar işlemiştir?
-Kadına, anneye ait sorumluluk bilincimizi, sorgulayarak yükseltmeliyiz.
-Kadın toprak anadır. Doğursun doğurmasın, bu böyledir.
-Bizler bastığımız topraktan bile özür dilemeyi başardığımız zaman, insanlığımızı yaşatmış olacağımızı düşünüyorum.
-İnsanlık adına kadın ve tüm canlılara olan borcumuz çok ama sızlanmak yerine yeniden hayatı nasıl iyileştirebilirizin yollarını bu anlamlı ekrandan seslenerek birlikte arayacağımıza ve bu uğurda katkı sağlayabileceğimize inanıyorum.
-Nice barış, huzur, mutluluk dolu günlerimizi, değerlerimizi koruyarak yaşayalım diyorum.
-Yeniden yapılanarak, içimizdeki büyük gücün şifasını, eksik kalan sevgimizi, tekrar kadın erkek eşitliğiyle yenileyebilmek dileğimdir.
Değerli okuyucularım, hepimizin dünyası, anneye olan sevgiyle, farkındalıkla ışıklansın.
Annem Tv Genel Koordinatörü

4 Aralık 2014 Perşembe

Kadın Konulu Genel Yayın Yönetmeni: Suzan AYAR; "GÜNEŞSİZ YAŞAM OLUR MU?"

Kadın Konulu Genel Yayın Yönetmeni
Suzan AYAR
GÜNEŞSİZ YAŞAM OLUR MU?..
“Kadın olmak zor bu coğrafyada” diye dilimize yerleşmiş bir cümle var ki; sadece Türkiye’de kadına hayat zor diğer ülkelerde kadına hayat güllük gülistanlık gibi bir mana çıkmasına sebep olur yanlış yere.
Evet zor kadın olmak Türkiye’de. Bilinen ya da göz ardı edilen zorlukları burada sıralamak niyetinde değilim; ama onca hakları Cumhuriyetle,  hem de kendini medeni sınıfına sokan nice ülkeden önce almış kadınımızın yıllar içinde yine ötelenip haklarının sembolik düzeylerde kalması yadırganması gereken bir gelişme değil mi? Ya da her ağızda, “kadın, çiçektir” , “cennet anaların ayağı altındadır” gibi muhteşem cümleler dolaşırken; kadınlara karşı saygısızlıkların, taciz ve tecavüzlerin yaygınlaşması, söz sahibi olabileceği yerlerden uzaklaştırılıp sesinin kısılması ve kadına karşı suç sayılacak davranışlarda bulunanların yeterince cezalandırılmamaları garip değil mi?
Hepimizin yaşam sebebi bir kadın. Nasıl ki güneşsiz bir hayat söz konusu değilse, tüm teknolojik ilerlemelere rağmen kadınsız üremek mümkün değil. Mümkün olsaydı bile kadının anaçlığının ve estetiğinin el değmediği evlerin bile ne denli yavan, ne denli katı, darmadağınık olduğunu görebilirken, toplumların ne hale gelebileceğini düşünebiliyor musunuz?
Bundan sonra bu köşenin başrolü KADIN. Burada  Kadın’a dair pek çok çalışma yer alacak. Kimi zaman bir ufacık pratik bilgi, kimi zaman kadın yazarlarımızın eserlerinden alıntılar,  kimi zaman tarifler, kimi zaman öyküler, şiirler;  kimi zaman inceleme ve makaleler, fotoğraflar, bilgilendirmeler.  Kimi zaman dünya basınından seçmeler, kimi zaman farklı kadın hikayeleri. Kimi zaman bir, kimi zaman birkaç çalışma ve daha nice güzellikler.
Adı bilinmedik nice cevher çıkarmak niyetindeyim içimizden. Lütfen şiirlerinizi, hikaye ve makalelerinizi gönderin. Okuyup paylaşılası olanları okuyucularla buluşturalım. Dilin yetmediği yerde yardıma koşan, çektiğiniz birbirinden güzel karelerle galerimizi oluşturalım.
Özellikle farklı kadın hikayeleri çalışmaları için “Benim de söylemek istediklerim var” ya da “yaşadıklarım herkese ders olsun -yol göstersin-“ diyen kadınlarımıza kapımız sonuna kadar açık. İster siz anlatın; biz dinleyip kaleme alalım, ister siz yazıya dökün biz seçip herkesle paylaşılmasını sağlayalım.
Nice güzel paylaşımlarla hayatımızı zenginleştirmek dileğiyle. Hepimize mutlu günler diliyor her birinize sevgi ve saygılarımı gönderiyorum…
***
Canan YAMAN
http://misskekik.blogspot.com.tr/
KOLAY ŞEKERPARE

İlk yemek konulu paylaşımı “tatlı yitelim, tatlı konuşalım” diye düşünüp kolay şekerpare tarifiyle başlayayım dedim. Şerbetli tatlılarda çok başarılı olmadığımı düşünürdüm, ta ki bu tatlıya kadar. Meğer ölçüleri ile basit bir tarif ile işe başlamam gerekiyormuş. Üstelik verdiğim ölçü ile 42 adet tatlı çıktı. Üstelik yiyen herkesten tam not aldı. Bu tatlının hamurunda şeker yok. Bu tatlının bir özelliği de şerbetini kaynatmaya gerek yok. Sadece verilen ölçüde şeker ve suyu karıştırıp tatlıların üstüne döküyorsunuz o kadar.
Denemenizi şiddetle tavsiye ederim.
Malzemeler
Hamuru için:
1 Adet Yumurta
1 Çay Bardağı Sıvıyağ (Ben zeytinyağ kullanıyorum)
1 Çay Bardağı İrmik
1 Çay Bardağı Yoğurt
1 Adet Kabartma Tozu
2 Su bardağı Un
Tekrar ediyorum hamurunda şeker yok
Şerbet için:
2 Su Bardağı Şeker
2 Su Bardağı Su

Yapılışı
Yumurta, zeytinyağ ve yoğurdu çırpın ve içine irmik, kabartma tozunu ve yavaş yavaş unu ekleyin. Ele yapışmayan bir hamur yoğurun. Ceviz büyüklüğünde hatta biraz daha küçük parçalar alıp top top yapın ve hafif üstüne bastırın. Yağlı kağıt serdiğiniz tepsiye dizin. 160 derece de yakmadan hafif rengi dönünceye kadar pişirin.
Diğer tarafta şerbeti için derin bir kapta şeker ve suyu karıştırın. İyice erisin. Fırından çıkarttığınız sıcak tatlıları şerbetin içine hemen atın. Alttakiler zaten hemen şekeri çekiyor. Bir beş dakika kadar sonra tek tek nazik bir şekilde alıp tepsiye tekrar dizin ve kalan şerbeti üstüne dökün. Bunu geceden yaparsanız sabaha kadar bütün şerbeti emmiş lokum kıvamında bir tatlınız oluyor.
Şimdiden afiyet olsun.